Facebok Sayfamızı Beğenir misiniz?

Search

Şirketlerin performansı

Performans için birçok farklı durum için birçok farklı tanım verilebilir. Ben bu tanımlardan bir şirket için olanını anlatmaya çalışacağım.

Bir şirketin performansı dediğimiz de ilk başta aklımıza o şirketin elde etmiş olduğu karı düşünürüz. Bunu düşünmemizde son derece doğaldır zira günümüzde birçok şirketin ilk amacı kar elde etmektir. Tabi bu düşüncede olan firmalar çeşitli dönemlerde yüksek kar elde ederken bir kriz döneminde ya da belirli bir süre geçince ortalıkta kendisinin esamesi okunmamaktadır.

İşte bu yüzden bir şirketin performansı o şirketin karlılığından ziyade sürekli olması ile ilgilidir. Zira çeşitli dönemlerde yüksek kar elde edip Sermaye Piyasası Kurulu’nun zorunlu kar dağıtımı uygulamasından dolayı kasasında para bulunmadığından bankalardan kredi çekip kar dağıtımı yapan firmaları biliyoruz, görüyoruz, duyuyoruz.

Şimdi asıl amaç kar elde etmekse ve bu elde ettiğin kardan bir pay dağıtırken kasanda nakit para bulunmaması şirket yöneticileri için iyi bir performans olarak değerlendirilebilir mi? Hayır, zira önemli olan gelir tablosunun dip toplamından ziyade nakit akım tablosunda gözükebilen şirkete gelen ve giden paraların nereye harcandığını ve bu paraların nerelerden geldiğini görüp buna göre gerekli önlemleri almaktır.

Bu performansın bir boyutu. Performansın diğer bir boyutu ise şirketlerin uzun süreli olması. Ülkemizde olduğu gibi aile şirketlerinin çok olduğu ülkelerde en temel sorunlardan birisi de budur. Birçok şirket üçüncü jenerasyonu görmeyi bırakın ikinci jenerasyonda çeşitli nedenlerle sorunlar yaşayıp ortak bir şekilde büyümek yerine küçük olsun benim olsun düşüncesine gitmektedirler.

Küçük ve orta ölçekli şirketlerde aile anayasası yapılarak şirket ile aile ortamı birbirinden ayrılıp uzun yıllar boyunca yaşanabilirken büyük şirketlerde işler bu kadar kolay olamamakta.

Büyük şirketlerde ise şirketin performansını arttırmak için oluşturulması gereken çeşitli departmanlar vardır. Örnek vermek gerekirse, denetim komitesi birçok şirkette varken risk komitesi birçok firmada bulunmamaktadır. Oysaki risk komitesi direkt olarak yönetim kuruluna bağlı olarak çalışıp şirketin gelecekte yaşayabileceği, kur riskleri, maliyetlerde olabilecek artışlar, gelecekte gelebilecek krizler karşısında şirketin nasıl bir şekilde yeniden yapılandırılması gerektiğini önerebilecek bir komitedir.

Bir şirket uzun soluklu olmak ve bu şekilde performansını en üst düzeyde bulundurmak istiyorsa aşağıdaki kurumsal yönetim ilkelerine muhakkak uymak zorundadır.

Eşitlik: Tüm faaliyetlerde pay ve menfaat sahiplerine eşit davranılmasıdır

Şeffaflık: Ticari sır dışında işletme ile ilgili bilgilerin zamanında, doğru ve eksiksiz biçimde kamuya duyurulmasıdır.

Sorumluluk: İşletme yönetimindeki tüm etkinliklerin mevzuata, esas sözleşmeye ve işletme içi düzenlemelere uygunluğu ve bunun denetlenmesidir.

Hesap verebilirlik; Yönetim Kurulu Üyeleri’nin pay sahiplerine hesap verme zorunluluğu her işin bir yaptırımı vardır. Hesap verebilirlik, Yönetim kurulu üyelerinin pay sahiplerine hesap verme zorunluluğudur.

Tercih bizlerin. Kısa bir süre çok yüksek karlar elde edip 10 senede şirketi batırmak mı? Yoksa yüzyıllar boyunca yaşayacak olan bir şirket mi? Karar sizin.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *