Facebok Sayfamızı Beğenir misiniz?

Search

Kendini kovduran her işçi zengin olur mu?

TV Kanallarında Sosyal Güvenlik adına yapılan programları izlemeye çalışırım. Programı izler iken konukların sosyal güvenlik/iş hukuku hakkındaki görüşlerini de not almaya çalışırım.

Geçen Pazar günü TV5 kanalının konuğu olan Emekli İş Baş Müfettişinin konuşması karşısında hayretler içinde kaldım.

Adeta ağzım açık kaldı.

Savunduğu tez aynen şu idi.

Bir işçi zengin olmak isterse işverene kendini kovdursun.

Dava açsın, davayı kazansın tazminatları alsın.

Bu şekilde 10 yıl kadar bu yöntemi izleyen işçi en az 40 yıllık çalışma birikimi kadar servet sahibi olur diyor.

Formülü ise aynen şu şekilde:

1.)İşe iade davası açan işçi davayı kazanırsa boşta geçen süreye ait 4 maaş

2.)İşe başlatılmaması halinde en az kıdemine göre 6 aylık tazminat

3.)İhbar öneline ait 1 maaş

4.)Yıllık izin hak eder ½ maaş

5.)1 maaş tutarında Kıdem Tazminatı

6.)Toplamda 12,5 maaş

Yukarıdaki hesaplama 8 Ay bir işyerinde çalışan işçi için yapılmıştır.

Bana göre bu tamamen ütopyadır.

Öncelikle ben şunu isterdim.

E.Baş.İş Müfettişinin bu konun can alıcı noktasını öncelikle altını çizmesi gerekir idi.

İlk koşul işyerinin 4857 tabi işyeri olması gerekirdi.

Şayet işyeri 4857 tabi değilse bu tez baştan çürümeye mahkum olur.

İşçi için işe iade davası açarken bununda ölçütleri var.

Bunun içinde 4857/18.Maddesi ile konuyu açıklamaya çalışalım.

Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.

a)30 işçi koşulu

b)6 ay kıdemi olacak

c)Belirsiz süreli iş sözleşmesi olacak

d)Geçerli sebebe dayanacak.

Şayet işçinin iş akdi feshinde geçerli sebep yok ise yukarıdaki a-b-c koşulları var ise İşçi İş Mahkemesinde işe iade davası açar.

Şimdi size soruyorum.

Çoğunluğun iş bulamadığı bir ülkede(Üniversite mezunları dahil) taşeron ağırlıklı çalışmanın yaygın olduğu, asgari ücretin kol gezdiği bir çalışma hayatında kaç işçi bu yöntemi izleyerek zengin olur.

Gelelim işlemin ikinci ayağına,

Türkiye de bu davalar Yargıtay aşaması dahil en az 6 ay en çok iki yıl sürede sonuçlanıyor.

İşçi için kazanımı nedir?

1.) Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.
2.) İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.

Tabi ki davayı kazanan işçiye Kıdem Tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izini de ayrıca değerlendirilecektir.

İkale Tezgahını Kuruyorlar:

Fakat işverenler bu ayağı geçme adına güdük de olsa İkale başvuruyor.

Kaç işçi ikalenin artı yada eksisini değerlendirme kabiliyetine sahiptir.

Fakat Sn.E.İş Baş Müfettişi ise övünerek İkaleyi savunması ise bana çok acıklı geldi.

Eskiden işvereni denetleyen onu cezalandıran zihniyet şimdi işveren yanında İkale garabeti ile işçinin sömürülmesini iftiharla söylüyor.

Benim bildiğim görev yapan çok değerli makalelerini dikkatlice değerlendirdiğim, yol gösteren eserler yazan İş Müfettişleri ve Baş İş Müfettişleri ise bu alanda daima ikale ile işçinin aldatılmaması gerektiğini her platformda söylüyorlar.

Onların ısrarla altını çizdikleri nokta işçi için alacağı olan tüm hakların verilmesi,makul yarar kavramının ortaya konulmasıdır.

Bu konudaki değerli İş Müfettişlerime de teşekkür ediyorum.

E.Baş.İş Müfettişi ise Türkiye gerçeğini görmesi gerekir. Birçok kişi çalışma hayatı haklarını almak için işyerleri ile mahkemelik yada teftiştik olmaktadır.

Bu dedikleri ise Türkiye de beş parmaktan az olan kurumsal işyerlerinde gerçekleşme şansına sahiptir o da azınlıkta kalır.

İşçi için iş bulmada kalifiye değilse kovulması çalışma hayatında işsiz kalmasının da göstergesidir.

Bu sosyal gerçeği de göz ardı edemeyiz.

E.Baş İş Müfettişi ütopyasına şunu da işleyebilirdi.

30 işçiden az İş Kanununa tabi işyerlerinde kötü niyet tazminatı davası açın zengin olun da derdi.

O demek ki aklına gelmedi.

Bunu da ona biz hatırlatalım.

Bazı konularda böyle hayali projeler üretmeden önce Türkiye gerçeği ile yüzleşmek gerekir.

Yoksa kafalar karışır.

E.Baş İş Müfettişi programın son dakikasında üstü kapalı da olsa Sosyal Güvenlik Uzmanlarına sizler erken emekli olmayı vatandaşı teşvik ediyorsunuz diyerek laf söylemeyi de ihmal etmedi.

Cevap verme hakkımızı kullanarak,

Bizlerin öyle bir söylemi yok.

Bizler çalışma hayatında adil,paylaşımcı,katılımcı İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunun hakim olmasından yanayız.

Bizler hem işveren açısından, hem de çalışan açısından kanunların tarafsız ve şeffaf uygulanmasını isteyen bu işe gönül vermiş kişileriz.

Kanunsuz ve adaletsiz her türlü işleme de karşıyız.                                                                                                        

VEDAT İLKİ                                                                                                                                                   18.10.2012                                                                                 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *