Facebok Sayfamızı Beğenir misiniz?

Search

Vergi oranlarının ahlakiliği

Atilla hocamız vergilerle ilgili 2 yazı yazınca ben de bunu paylaşayım dedim fakat önce kendi yorumum. Geçici verginin tahakkuk esasından kaynaklandığını, insanların geçici vergi beyannamesi vermesine karşı çıkmıyoruz fakat devletin geçici vergide çıkan ödemeyi karşı tarafa yani mükellefe ödettirmesi tamamen saçmalıktır. Bundaki temek sebepte daha kar sadece kayıtlardadır. Yapılan satışlarımızın tahsilatını gerçekleştirmeden devletin hemen kardan bir pay kapmasını açıkçası çok ahlaki görmüyoruz. Hiç vergi olmasın demiyorum fakat zaten devlet bunu vergisini izleyen yılın mart ya da nisan ayında almayacak mı?

Geçici vergi verilmesini kabul ediyorum. Devletin ortalama elde edeceği geliri hesaplaması açısından iyidir. Fakat buradan çıkan sonucun tamamen bir bilgilendirme olması gerekir. Bu bilgilendirme üzerinden vergi çıkması irdelenmesi gereken bir sonuçtur.

Açıkçası devlet denen güç zaten alacağı olan vergiyi dörde bölüp mükelleflerinden almaktadır.  Ve matraha uygulanan vergi oranları %35’e kadar çıktığı an işte o vergi oranlarının ahlakiliği sorgulanıyor. Sokakta bir anket yapsanız ya da vicdan sahibi bir insansanız ve devlet dairelerinde çalışmıyorsanız, bürokratik bir kafaya sahip değilseniz, devlet denen gücün bir ilahi kuvvet olmadığını düşünüyorsanız kendinize de sorabilirsiniz. %35 vergi ne kadar ahlaklıdır?

Atilla Yayla hocamız zaman gazetesinde bulunan yorum sayfasında 2 haftadır vergiler ile ilgili yazıyor biz de bunu görmezden gelemezdik.

Buyrun okuyun.

Vergiler % 10’da sabitlenmeli ve peşin vergi kaldırılmalıdır.

Zaman zaman devlet terörü boyutlarına ulaşan bu vergileme zihniyeti ve vergileme ilkeleri değişmelidir. Bunun en iyi yolu, Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi ve KDV’yi % 10 oranında sabitlemektir. Bu vergilerin % 10’u aşamayacağı anayasal hükme bağlanmalı ve bütün istisnalar kaldırılmalıdır. Düz vergi dediğimiz bu yol, bazı Avrupa ülkelerinde kullanılmış ve başarılı olmuştur.

Vergileme sorunlarıyla ilgilenmeliyiz

İbni Haldun’un “Mukaddime”sinin ortaya çıkmasından ve Adam Smith’in “Milletlerin Zenginliği” adlı eserinin yayımlanmasından beridir vergilemenin temel ilkelerini biliyoruz. Vergileme adil ve makul olmalıdır. Vergi yükünün miktarı vatandaşlar tarafından önceden bilinmelidir. Bu miktar sık sık değişmemelidir. Vergileme sürecinde tahakkuk ve tahsil sırası bozulmamalıdır. Mükelleflerden ödeme güçlerini aşan veya çalışma müşevviklerini öldüren vergiler talep edilmemelidir. Vergi tahsil masrafları, vergi “gelirlerini” aşmamalıdır. Tabii ki, vergileme mutlaka kanunla ve hatta vasıflı çoğunluk gerektirecek şekilde parlamentolar tarafından yapılmalı ve hükümetlere geniş keyfi takdir yetkisi tanınmamalıdır. Vergi idaresi ılımlı olmalı, vatandaşı ezmemelidir.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *