Facebok Sayfamızı Beğenir misiniz?

Search

Yurt dışı borçlanmasında dengeler değişti

Sosyal güvenlikte emeklilik sistemleri, istisna uygulamalar hariç “nesiller arası dayanışma” esasına göre düzenlenir. Bu ilkenin anlamı şudur. Her aktif çalışan prim ödemek suretiyle, kendinden önceki nesilde çalışıp emekli olan kişilerin emekli maaşlarını finanse etmiş olur. Bir başka ifadeyle emeklilerin maaşları bugünkü sigortalılardan kesilen primlerle ödenir. Bir dönem bizde “Şili modeli” olarak da sıkça şekilde tartışılan ve kişisel hesap ve biriktirme yöntemine dayalı emeklilik sistemi hem uygulanabilirliği güç hem de işin sosyal boyutunauygun düşmeyen bir modeldir. Bu yöntem ancak “Bireysel Emeklilik” gibi tamamlayıcı sigorta sistemlerinde rahatlıklauygulanabilmektedir. Ancak Şili modeli, her zaman, özellikle de sosyal güvenlik sistemlerinin krize girdiği ülke ve zamanlarda daha çokda işveren kesimi tarafından mucize bir formül olarak ortaya sunulmaya devam edecektir.

DAYANIŞMA İLKESİ
Bütün sosyalliğine rağmen “nesiller arası dayanışma” prensibinin önündeki en önemli engel ise, sistemin aktüaryal dengesinin iyi kurulamamasıdır. Tıpkı bizim ülkemizde olduğu gibi. Aktüaryal denge denildiğinde anlatılmak istenilen, sistemde emekli maaşı almakta olan pasif sigortalıların sayısıyla, prim ödeyen aktif sigortalıların sayısı arasındaki orandır. Sistemin sağlıklı şekilde sürdürülebilmesi için bu oranın bire beş, en kötü de bire dört oranında olması gerekir. Oranın bire dört seviyesine gelmesi sistem için tehlike çanlarının çalmaya başladığının bir göstergesidir. Bizde olduğu gibi oranın bire ikinin de altına düştüğü durumlarda emeklilik sistemi için bir aktüaryal dengeden söz etmeniz zaten mümkün değildir. Emekli maaşlarının ödenmesi artık vergi gelirleriyle yapılan takviyelerle mümkün hale gelir.
Konuyu “nesiller arası dayanışma ilkesi” gereğince anlatmak istersek de aktüaryal dengenin, bugün çalışmakta olanların, prim ödeyerek ancak dedelerinin emekli maaşlarını finanse etmeleri gerekir. Oysa bizde bugün çalışanların dedeleriyle beraber babaları, hatta bir kısım yaşıtlarının da emekli maaşlarını finanse etmeleri söz konusu olduğundan, işler tümüyle karmaşık bir hale gelmiştir. Bu durumda da tıpkı bugün olduğu gibi, vergi gelirlerinde en ufak bir aksama veya bu gelirlerin emekli maaşları dışında bir başka yere kaydırılmasını zorunlu kılan acil ihtiyaçların doğması halinde, konu hemen çeşitli yönlerinden tartışılmaya başlanılır. Kimi emekli yaşının düşüklüğünü, kimi ise emekli aylıklarının yüksekliğini gündeme taşır. Belirli kesimler ise ortamdan cesaret alarak dillerinin altında sürekli sakladıkları Şili modelini tekrar ortaya atarak sosyal güvenlik sistemini sosyallikten uzaklaşıp güvenliksiz hale de gelmiş bir sistem haline getirmeye niyetlenirler.

AKTÜARYAL DENGE
Sosyal güvenlik sisteminin sağlıklı şekilde sürdürülebilmesi için aktüaryal denge önemlidir. Ancak tek belirleyici de değildir. Konunun etkili olan çok fazla bileşeni vardır. Örneğin tahakkuk eden primlerin zamanında toplanabilmesi de verimli bir şekilde değerlendirilebilmesi de sistemin sürdürülebilmesi için etkilidir. Hatta nesiller arası dayanışma prensibinden söz edebilmek için önemli olan faktörlerden birisi de primlerin belirli bir zaman dilimine yayılarak tahsil edilmesidir. Bunu aktif sigortalıların sistemde kalma süresi olarak da adlandırabiliriz. Bu sürenin uzaması, hem sigortalıdan alınan primlerin verimli alanlardan değerlendirilebilmesi şartıyla nemalanması anlamına gelin hem de aktif sigortalılıktan pasif sigortalılığa geçiş süresini mümkün olduğunca uzatarak aktif-pasif sigortalı dengesinin korunması, hiç olmazsa daha da bozulmamasını sağlar. Bu nedenle sigortalıdan, aynı primi bir defada topluca almak yerine belirli bir zaman sürecinde parçalar halinde almak, sigortacılık mantığında daha sağlıklı olanıdır. Bu prensibin bozulduğu en güzel örnek ise sosyal güvenlik sistemindeki borçlanma uygulamalarıdır. Sigortalılara sağlanan borçlanma hakkı, elinde olmayan nedenlerle sigortalı olma hakkı elinden alınan veya sekteye uğrayan kişilere getirilmiş bir tür telafi imkanıdır. Bu nedenle borçlanma hakkı olmayan bir sosyal güvenlik sistemi düşünülemeyeceği gibi bu hakkın gereksiz yere genişletilmesi de doğru değildir. Hele bizde olduğu ve sıkça uygulandığı gibi popülist politikalar ve başka amaçlar için kullanılması hiç doğru olmadığı gibi bir süre sonra emeklilik sistemini tehdit eder hale gelebilir.

Yeni Asır Celal Kaplan

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *