Facebok Sayfamızı Beğenir misiniz?

Search

Yeni İş Güvenliği Yasası nasıl olmalıdır?

Aşağıda sıralayacağım önerileri istişare ile hazırladım. Katkılarından dolayı iş güvenliği uzmanı arkadaşlarıma, bilhassa Ahmet Özkan’a teşekkür ederim.

1. Halen uygulanan iş sağlığı ve güvenliği sistemi (İSG), eldeki anayasamız gibi adeta bir yamalı bohçaya dönmüş, zamanın dışında kalmış uygulanabilir, sürdürülebilir ve geliştirilebilir değildir. AB tam üyelik sürecinde Türkiye’de sürdürülebilir-insani-adil bir İSG kurmak ve işletmek esastır.

2. Mevcut durumda ortadaki sorunlar geçici-kısa vadeli çözümlerle halledilemez. Gerek işçilerin, gerek işverenlerin ihtiyaçları en hızlı ve ucuz olarak karşılanmalı, eski denetim mantığı bırakılarak çift denetim esaslı ‘denetim + hizmet’ sistemine geçilmelidir. Bu sistemin yönetimi için iller veya sanayisi küçük illerde bölgesel bazda ‘iş sağlığı ve güvenliği il konseyleri’ kurulmalıdır. Sistemin en üstünde de aynı mantıkla çalışan ‘Ulusal İSG konseyi’ bulunmalı, İSG Genel Müdürlüğü ve Çalışma Bakanlığı’nın tek söz sahibi olduğu tekel zihniyetinden vazgeçilmelidir.

3. Bu konseylerde sendikalar, devlet, belediye, itfaiye, sivil savunma, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, meslek odaları, İSG denetim firmaları temsilcileri adil ve demokratik olarak temsil edilerek yerel politikalar oluşturulmalıdır.

4. İş kazaları ile ilgili maddi cezalar artırılmalı, ancak işverenler esas ve kesin kurban olmaktan çıkarılmalı. İş Yasası’nın 77. maddesindeki ‘her türlü’ ifadesi çıkarılmalı, (bu maddeye yeni taslakta ‘işle ilgili’ ifadesi eklendi) işverenlerin sorumluluğu asgari sınırlara çekilerek sınırlandırılmalı, yoruma dayalı muğlaklıklar giderilmelidir.

5. İş kazalarında, İSG denetim ve hizmet sorumluları da görev ihmali halinde cezalara ortak olmalıdır. Dahası, bakanlığın görev ihmali halinde teftiş personeli ve bakanlık da cezalara ortak olmalıdır.

6. SGK rücu davaları ortadan kalkmalıdır. Zira, bir yandan iş sağlığı ve güvenliği için sigorta ödemeleri yapan işverenlerin kaza veya hastalıktan sonra, bir de rücu adı altında ceza ödemesi mantıksız ve adaletsizdir.

7. Kaza incelemelerini devletin tek birimi yapmalıdır. Hem SGK hem Çalışma Bakanlığı iş müfettişi incelemesi sadece bürokratik yükü artırmaktadır.

8. Denetime çekidüzen verilmeli, bu meyanda firmalarda denetim + hizmet görevi, yetki ve sorumluluk olarak Çalışma Bakanlığı tarafından lisansları verilen iş sağlığı ve güvenliği denetim-hizmet firmalarına verilmelidir. Bakanlığın denetim yetkisi-görevi baki olmalı, ayrıca ve aslen denetim firmalarını denetlemelidir. Denetim firmaları, işyeri geçici kapatma dâhil ‘öneri yapma’ yetkisine sahip olmalıdır. (Ceza yetkisi esas olarak bakanlık ve hizmet alan firmanın kendisinde olmalı-acil hayati durumlarda iş de durdurulabilmeli.) Bu kuruluşlar bölgesel olarak hizmet vermelidir. Her bölgede yetkilendirilmiş firmalardan bir havuz oluşturulmalı ve işyerlerine görev atamaları onayını Çalışma Bakanlığı vermelidir. (Bu firmalar raporlamalarını internet ağı üzerinden Çalışma Bakanlığı’na yapabilir.)

9. İş sağlığı güvenliği hizmeti ve ‘işletme belgesi’ alma zorunluluk sınırı geçici bir süre için 10 kişi olarak belirlenmelidir. (Yasa taslağında kişi ve sektör sınırı kaldırılıyor, ancak uzman ve hekim, kurum sayısı yetersizdir.) Ancak kimya sanayii gibi çok yüksek risk içeren işlerde eskiden olduğu gibi çalışan sayısına bakılmaksızın hizmet ve ‘işletme belgesi’ alma zorunluluğu getirilmelidir. İşletme belgeleri denetimi yıllık olarak vize denetimi ile yenilenmelidir.

İbrahim Öztürk

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *