Facebok Sayfamızı Beğenir misiniz?

Search

Yabancı kaynaklara gider kısıtlaması yeniden geliyor

Vergi konusuna giren faaliyetlerde bulunan işletmeler, kazançları üzerinden örgütlenme şekline göre gelir veya kurumlar vergisi öderler. Bu vergilerin hesaplanmasında dayanak olarak alınan değere vergi matrahı deniliyor. Gelir veya kurumlar vergisinde matrah, en basit ifadeyle işletmelerin yapmış oldukları mal ve hizmet satışlarından elde ettikleri hasılat ile yapmış oldukları giderler arasındaki farktır.
Bununla beraber, vergi kanunları işletmelerin yapmış oldukları bütün harcamaların ‘gider’ olarak düşülmesine izin vermiyor. Bunların neler olduğu ilgili kanunlarda düzenlenmiş durumda.
YENİ DÜZENLEME
Vergi kanunlarının gider olarak düşülmesine izin vermediği harcamalar arasına bir yenisi daha eklendi. 6322 sayılı Kanun’la yapılan düzenlemeyle Gelir Vergisi Kanunu’nun 41. maddesinin birinci fıkrasının mülga 9 numaralı bendi yeniden düzenlendi. Yapılan düzenleme şu şekilde:
‘Kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kar payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10′unu aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan kısmı.
Belirlenecek oranı sektörler itibarıyla farklılaştırmaya Bakanlar Kurulu, bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.’
Benzer düzenleme Kurumlar Vergisi Kanununun 11. maddesinde de yapıldı.
İşletmelerin finansman ihtiyaçlarını borçlanma yerine öz kaynakları ile karşılamalarını teşvik amacıyla getirilen bu düzenleme, aslında ilk defa getirilen bir düzenleme değil. Bazı faklılıklarıyla birlikte 1999-2004 yılları arasında da uygulanmıştı.
NE ANLAMA GELİYOR?
Yasal düzenlemeyi anlayabilmek için öncelikle ‘öz kaynaklar’ kavramı üzerinde durulması gerekiyor. Öz kaynaklar; ödenmiş sermayeye kar yedekleri, sermaye yedekleri yenileme fonu ve benzeri fonlar ile geçmiş yıllar ve dönem karının toplamından oluşuyor. Bu yeni düzenleme, yabancı kaynak kullanan bütün işletmeleri ilgilendirmiyor. Yabancı kaynak kullanan işletmelerden; kullandıkları yabancı kaynak tutarı işletmenin öz kaynaklarını aşan işletmeleri ilgilendiriyor.
Bu durumdaki işletmeler öz kaynaklarını aşan yabancı kaynaklar için yapmış oldukları faiz, komisyon, kur farkı ve benzeri ödemelerin belli bir kısmını gider yazamayacaklar. Gider kısıtlaması sadece aşan kısım için söz konusu olacak.
SAYISAL ÖRNEK
Örneğin, öz kaynakları 100.000 TL olan bir işletme 90.000 TL yabancı kaynak kullandığında herhangi bir kısıtlama söz konusu olmayacak. Kullanılan yabancı kaynak 150.000 TL olduğunda ise öz kaynağı aşan kısım olan 50.000 TL’ye ilişkin finansman giderlerinde kısıtlama söz konusu olacak.
Bu giderlerin ne kadarının düşülemeyeceğini Bakanlar Kurulu belirleyecek. Bakanlar Kurulu bu belirlemeyi yaparken yabancı kaynaklara ilişkin maliyet unsurlarının (finansman giderlerinin) yüzde 10′unu aşamayacak. Örneğimize göre öz kaynakları 100.000 TL olan işletmenin 150.000 TL yabancı kaynak kullandığını ve bu yabancı kaynaklar için 30.000 TL finansman gideri yaptığını, oranın da yüzde 10 olarak belirlendiğini varsayalım.
Bu durumda önce, öz kaynağı aşan kısım olan 50.000 TL yabancı kaynağa isabet eden finansman gideri bulunacak. Oranlama yapıldığında bu tutar 10.000 TL olur. İşte, bu rakamın yüzde 10′u olan 1.000 TL gider olarak yazılamayacak.
Yapılan düzenlemenin yürürlük tarihi 1.1.2013. Yani, içinde bulunduğumuz yıl itibariyle bu konuda herhangi bir kısıtlama yok.

AKLINIZDA BULUNSUN
Gider yazılamayan gecikme zam ve faizleri
6183 sayılı Kanun’a göre tahsil edilen alacakların (örneğin vergilerin) geç ödenmesi nedeniyle hesaplanan gecikme zam ve faizleri gider yazılamıyor. Ancak, özel hukuktan kaynaklanan işlemler nedeniyle ödenen gecikme zam ve faizleri gider yazılabiliyor. Örneğin, işletmenin SGK’ya primlerini geç ödemesi nedeniyle hesaplanan gecikme cezası, KDV’yi geç ödemesi nedeniyle ödenen gecikme faizleri vb. gider kabul edilmezken; başka bir işletmeye olan borcunu geç ödemesi sebebiyle ödediği gecikme faizi, bankaya olan borçları nedeniyle katlandığı faizler gider yazılabiliyor.

Ücretin geç ve eksik ödenmesi
5 yıldır çalışmış olduğum işyeri 5 aydır maaşımı geciktiriyor, her ay maaşımın yüzde 20′sini yatırıyor, bu da benim banka ödemelerimi geciktiriyor. Bu durumda kendi isteğimle işten ayrılıp, işyerime dava açarak veya başka bir kanuni yolla iş sözleşmemi tek taraflı feshedip tazminatımı alabilir miyim? G. Erdim
4857 sayılı İş Kanununun 24. maddesine göre, ücreti kanun hükümlerine veya sözleşme şartları uygun olarak hesaplanıp ödenmeyen işçi, iş sözleşmesini haklı nedenle bildirimsiz olarak feshedebiliyor. İş sözleşmenizi haklı nedenle feshederek kıdem tazminatına hak kazanabilirsiniz. İşverenin, kıdem tazminatınızı ödememesi halinde kıdem tazminatı ve ücret alacaklarınızın ödetilmesi talebiyle iş mahkemesinde dava açabilirsiniz.
Ancak bu hakkınızı kullanmak istediğinizde, öncelikle noter marifetiyle ihtarname çekip, ücretinizin kanun hükümlerine göre ödenmemesi halinde iş sözleşmenizi İş -nununun 24. maddesine göre haklı nedenle feshedeceğinizi belirtmenizi öneriyorum. Bundan da bir sonuç çıkmaması halinde, iş sözleşmenizi İş Kanununun 24. maddesine göre haklı nedenle (yine noter aracılığıyla) feshederek, haklarınızı almak üzere yargı yoluna başvurmanız gerekiyor. METİN TAŞ – SEZGİN ÖZCAN

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *