Facebok Sayfamızı Beğenir misiniz?

Search

Bağ-kur primleri vergiden düşülür mü?

Bağ-kur primleri vergiden düşülür mü?

 

1. Giriş

Sosyal güvenlik sistemlerinden yararlanma prim ödeme esaslı olarak kurulmuş olmakla bireylerin çalışma durumlarına göre farklı prim ödeme durumları söz konusu olmaktadır.

Bu primlerden maada bir de yasa kapsamındaki her çalışmanın dayandığı vergi söz konusudur.

Bir hizmet akdine dayalı çalışanların ve bunların işverenlerinin ödedikleri vergi ve primlerde işverenler muhatap alınmıştır.

İşveren çalışanının ödeyeceği vergi ve primleri brüt ücretinden keserek kendi ödeyeceği vergi ve primleri üzerine ekleyip ilgili kurumlara zamanında yatırmak durumunda bulunmaktadır.

Bir de işverenler şayet şahıs ise veya tüzel kişiliklerde ortak konumunda ise onlar için de vergi prim yükümlülüğü ayrıca doğmuş olmaktadır.

İşte yazımızın konusu her ikisi de ödeme olan bu gelir vergisi ve sosyal güvenlik priminin arasındaki ilişki olacaktır.

2.Bağımsız Çalışanların Sosyal Sigorta Primi Vergiden Düşülebilir mi?

Hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan;

1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,

2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar,

3) Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları,

bağımsız çalışanlar kapsamında sosyal güvence açısından 4/b (Eski adıyla Bağ-Kur) sigortalısı sayılmışlardır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında bu sigortalılara kısaca “4/b sigortalısı” denilmektedir. İşçi olsun, işveren olsun sosyal güvenlik primleri gelir vergisi matrahından daima düşülmektedir.

Sosyal devlet bilinci ve sosyal güvenliğin teşvik edilmesi bakımından sosyal güvenlik primlerinin vergiden düşürülmesi uygulaması yıllardır uygulana gelmektedir.

Nitekim mülga 1479 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinde açıkça belirtilen hükümle “Bu kesenek ve primlerin tümü, yılı içinde ödenmek kaydıyla vergi uygulanmasında gider olarak gösterilebilir” denilmekteydi.

Bu şekilde Devlet bağımsız çalışanların primlerini zamanında ödemelerini teşvik etmiş olmaktadır ki sadece ödenmiş primler için bu matrah indirimi söz konusu olmaktadır.

Keza 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 68’inci maddesinin sekizinci bendinde de “Serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla emekli sandıklarına ödenen giriş ve emeklilik aidatları ile mesleki teşekküllere ödenen aidatların” serbest meslek kazancının tespitinde hâsılattan indirilebileceği belirtilmektedir.

Konuyu açıklayan 110 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde ise uygulamanın nasıl yapılacağına ilişkin önemli hususlar ortaya konmuş bulunmaktadır.

Buna göre;

“Söz konusu Bağ-Kur giriş keseneği ve primlerinin doğrudan doğruya kayıtlara gider olarak intikal ettirilmesi halinde, özellikle ortaklıklarda, her bir ortağın ortaklıktaki kâr payının her zaman eşit olmayacağı; ödenecek giriş keseneği ve primlerin seçilen aylık gelir basamağına göre değişebileceği ve bu nedenlerle de safi ticari kazancın tespitinde bazı güçlükler ve sakıncalar doğabileceği açıktır.

Bu durumda;

1. Bağ-Kur giriş keseneği ve sigorta primlerinin Gelir Vergisi Kanununun 89/1 maddesi hükmüne paralel olarak, gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olduğunun tevsik edilmesi kaydiyle, mükellefler tarafından ticari kazançları dolayısıyla verilecek yıllık beyannamede bildirilen gelirden indirilmesi;

2. Adî komandit şirketlerinin komanditer ortakları ile limitet şirket ortakları hakkında da yukarıdaki esaslar dairesinde işlem yapılması;

3. Bağ-Kur Kanunu kapsamına giren serbest meslek erbabının, Gelir Vergisi Kanununun 68/8’inci maddesi hükmüne dayanarak hâsılatlarından emekli aidatı veya sosyal sigorta primi indirmemiş olmaları şartıyla, anılan kanun gereğince ödedikleri Bağ-Kur giriş keseneği ve primlerini gider yazmaları gerekmekte ise de yukarıda belirtilen nedenler karşısında, bu kimselerin de, Bağ-Kur giriş keseneği ve primlerini serbest meslek kazançları ile ilgili olarak verecekleri yıllık beyannamelerinde gösterdikleri gelirden indirmeleri,

uygun bulunmuştur”

denilmektedir.

Yukarıda belirtilen tebliğdeki hususlar bugün de geçerli bulunmaktadır. Nitekim Bağ-Kur basamakları kalkmış bulunduğundan 4/b sigortalıları artık sigortalılıklarının başında olsun, ortasında olsun, sonunda olsun asgari ücret ile asgari ücretin 6,5 katı arasında kendilerinin belirleyeceği matrahtan sosyal sigorta primi ödeyebilmekte olduğundan Tebliğde vurgulanan prim çeşitliliği daha da çoğalmış bulunmaktadır.

Yine 217 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Geçici Vergiye Esas Kazancın Tespiti” başlıklı üçüncü bölümünde; “Mükellefler, vergilendirme dönemleri itibariyle geçici vergiye tabi kazançlarının belirlenmesinde, ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin olarak Gelir Vergisi Kanununda yer alan hükümlere uymak zorundadırlar” denilmiş, “Özellik Gösteren Durumlar başlıklı dördüncü bölümünde ise “Mükellefler geçici vergiye tabi kazançlarının tespitinde, söz konusu kazançlarını yıllık beyanname ile beyan etmeleri halinde yararlanabilecekleri tüm indirim ve istisnaları dikkate alabileceklerdir” denilmiştir.

O halde 4/b sigortalılığı (Bağ-Kur) primlerinin ilgili dönemlere ilişkin olup, ödenmiş olması şartıyla geçici vergiye ilişkin kazancın tespitinde de indirim konusu yapılabileceği aşikâr olmaktadır.

Hatta Gelir Vergisi Kanunu’nun 89/1’inci maddesi uyarınca, prim yapılandırma dönemlerinde toplu olarak ödenen 4/b sigortalılığı (Bağ-Kur) primlerinin de hangi yıla ait olduğuna bakılmaksızın gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olduğunun belgelenmiş olması şartıyla yıllık gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek olan gelir vergisi matrahından tenzili de mümkün bulunmaktadır.

Ancak bu tür prim yükümlülüklerinin geç yerine getirilmesi dolayısıyla ilgili mevzuat uyarınca ödenen gecikme zammı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun uyarınca ödenen gecikme zammı niteliğinde olduğundan, ticari kazancın saptanmasında gider olarak dikkate alınması ve yıllık beyannamede bildirilen gelirden tenzilinin mümkün bulunmadığını da özellikle belirtmek gerekmektedir.

Nitekim bu tür geç ödemelerin büyük kısmını da gecikme zamları oluşturmaktadır.

Keza Bağ-Kur basamak yükseltme farkları ile askerlik borçlanması ödemelerinin de hasılattan indirilmemiş olması ve gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olduğunun belgelenmesi koşuluyla söz konusu prim ve ödemelerin hangi yıla ait olduğuna bakılmaksızın fiilen ödenilen mali yıla ilişkin olarak verilecek yıllık gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirden tenzili de bu kapsamda mümkün bulunmaktadır.

Tüm bunlarla birlikte uygulamaya dayanak alınan gerek 110 seri nolu ve gerekse 217 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğlerinin 1479 sayılı Kanun yürürlükteyken çıkmış olmasının ve 5510 sayılı Kanundaki konuyla ilgili “Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları, gelir vergisi ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamaz” hükmünün yukarıda belirttiğimiz açıklamalara aykırı olarak değerlendirilemeyeceği düşünülmektedir.

3. Sonuç

Bağımsız çalışan 4/b (Bağ-Kur) sigortalılarının normal zamanda veya toplu olarak ödeyecekleri sosyal sigorta primlerinin gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olduğunun belgelendirilmiş olması kaydıyla, mükellefler tarafından ticari kazançları dolayısıyla verilecek yıllık beyannamede bildirilen gelirden indirilmesi mümkün bulunmaktadır. Hatta bu primlerin vergiye ilişkin dönemlere ait olup, ödenmiş olması şartıyla geçici vergiye ilişkin kazancın tespitinde de indirim konusu yapılabileceği değerlendirilmektedir.

Şevket TEZEL

(Gayrimenkul A.Ş. Personel Dairesi Başuzmanı)

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *